Ülke olarak zor ve kritik zamanlardan geçiyoruz. Bir taraftan ekonomik kriz ile mücadele ederken, Ortadoğu ve Suriye meselesi, İdlip'den gelen şehit haberleri bizleri derinden üzerken bir taraftan da bütün dünya’nın kabusu haline gelen korona virüsünün ülkemize sıçramaması için mücadele ediyoruz.
Üç bin yıldır savaşların sürdüğü bir coğrafyada yaşıyoruz. Kabul etsek de etmesek de Ortadoğu ülkesiyiz.
Bu coğrafya emperyalist güçlerin çıkarları için oynadıkları oyunları geniş bir alan. Ve dünyanın en tehlileli terör örgülerinin barındığı bir yer bu coğrafya.
Kimileri Suriye'de ne işimiz var diye eleştirse de Suriye de en çok bizim işimizin olduğunu göz ardı ediyorlar. Suriye'de yaklaşık 11 yıldır süren iç savaş nedeni ile ortaya çıkan durum en çok Türkiye'yi olumsuz etkiledi. 4 milyona yakın göçmen ülkemize akın etti ve halende akın etmeye devam ediyor. Son aylarda Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin İdlip'te başlattığı katliama seyirci kalmak istemeyen Türkiye'ye karşı saldırılarında ardı arkası kesilmiyor ve bölgeden ardı ardına şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Suriye meselesinden dolayı son birkaç yıldır 100'e yakın askerimizi kaybettik. Acımız büyük. Emperyalist güçler ve
onların beslediği terör belası da ülkemizi sürekli tehdit etmeye devam ediyor. Evet gerçekten de zor günlerden geçiyoruz. İçte ve dışta çeşitli oyunların oynandığı bir dönem yaşıyoruz.
Bugün Amerika, İsrail, Rusya ve Batı Ülkeleri, Türkiye'nin önünü kesip dış dünya ve Ortadoğu'daki gücünü zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Amaç, bugünkü iktidar değil, Türkiye'yi bölüp, parçalamak, terörle uğraşır hale getirip, Suriye ve Irak'ta olduğu gibi iç savaş çıkarıp parçalamak istiyorlar.
ÜLKEMİZE VE BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKALIM
Özellikle iktidar kesimi dış politika alanında ve özellikle Suriye konusunda kendisi dışındaki herkese ve kesime kulak tıkamakla eleştirileri kulak ardı etmekle bir yere varılamayacağını anlamalı. İktidarın Suriye ve Suriyeli sığınmacılar konusunda bir muhasebe yapması gerektiği açık. Hiç kuşkusuz muhalefet ve bir takım çevreler dış politika, Suriye ve Ortadoğu politikaları konusunda maalesef çözüm üretmek ve yardımcı olmak yerine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN karşıtlığı üzerine siyaset yaptılar. Oysa Dış politika, sahici bir iştir. Kısa dönemli kazançlar ya da kayıplar değil, uzun vadeli vizyon ve stratejiler galip gelir.
Bir daha söylüyorum gerçekten de
zor günlerden geçiyoruz. İçte ve dışta çeşitli oyunların oynandığı bir dönem yaşıyoruz. Bazı çevreler tarafından Ortadoğu daki huzur bozucu olaylar, İdlip'ten ardı arkasına gelen şehitler ve ekonomik kriz bahane edilerek ülkemizdeki birlik beraberlik, huzur ve istikrar ortamı baltalanmak isteniyor. Toplumun tüm kesimleri kenetlenerek, buna meydan vermemelidir. Bu tür ortamlarda tüm siyasi aktörlerin yapıcı ve sağduyulu davranması gerekir. Ülkede iktidar ve muhalefet birlikte hareket ederse, siyasi ve ekonomik istikrara hiç bir güç müdahale edemez. Ülkemiz üzerinde kirli emelleri olanlar da asla amacına ulaşamayacaktır.
Yeter ki, Birlik olalım ülkemiz her zorluğun üstesinden gelecektir. Ama,Türkiye'nin içinde bulunduğu zor süreci atlatabilmesi için siyasilerin ve de kanaat önderlerinin de sözlerine dikkat etmeleri ve gereksiz gerginliklere sebebiyet vermemeleri gerekir. Ayrıca, vatandaşlarımızın çeşitli paylaşım sitelerinde paylaştıkları söz ve fotoğraflara dikkat etmesi gerekir.
Her kim olursa olsun, halkın arasını açacak, kardeş kavgasına yol açacak eylem ve söylemlere son verilmeli. Her türlü olumsuz söylem ülkemize zaman kaybettirir ve kardeş kavgasının fitilini ateşler. Dolayısıyla, siyasilere büyük görevler düşmekteyken TBMM'de milletvekilleri arasında dün yaşanan tekmeli tokatlı kavga bizi derinden üzmüştür. Umarım bu son olur.
Acizane tavsiyem, Gün birleşme günü, gün tek vücut olma günü, sorumlu arama ve sorumluları tespit edeceğiz diye daha fazla ayrışmanın anlamı yok.
Tarih tekerrürden ibarettir. Fazla uzağa gitmemize gerek yok zaten. Yakın tarihimize baktığımızda bizi bize parçalattılar. Tek yapmamız gereken birlik olmamız, birbirimizi sevip kucaklamamız.
Aslında çözüm çözümsüzlüğü üretmekten çok daha kolay. Bu dönemler aslında bir Ulusun Zıplayarak yükselme dönemleri de olabilir. Umutsuzluğa düşmeden, olumsuzluğu, olumluya çevirebiliriz; ama Hep Beraber. Gün Birlik olma günü, gün sorumlu arama günü değil.
VEYSEL GÖKTEKİN
Üç bin yıldır savaşların sürdüğü bir coğrafyada yaşıyoruz. Kabul etsek de etmesek de Ortadoğu ülkesiyiz.
Bu coğrafya emperyalist güçlerin çıkarları için oynadıkları oyunları geniş bir alan. Ve dünyanın en tehlileli terör örgülerinin barındığı bir yer bu coğrafya.
Kimileri Suriye'de ne işimiz var diye eleştirse de Suriye de en çok bizim işimizin olduğunu göz ardı ediyorlar. Suriye'de yaklaşık 11 yıldır süren iç savaş nedeni ile ortaya çıkan durum en çok Türkiye'yi olumsuz etkiledi. 4 milyona yakın göçmen ülkemize akın etti ve halende akın etmeye devam ediyor. Son aylarda Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin İdlip'te başlattığı katliama seyirci kalmak istemeyen Türkiye'ye karşı saldırılarında ardı arkası kesilmiyor ve bölgeden ardı ardına şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Suriye meselesinden dolayı son birkaç yıldır 100'e yakın askerimizi kaybettik. Acımız büyük. Emperyalist güçler ve
onların beslediği terör belası da ülkemizi sürekli tehdit etmeye devam ediyor. Evet gerçekten de zor günlerden geçiyoruz. İçte ve dışta çeşitli oyunların oynandığı bir dönem yaşıyoruz.
Bugün Amerika, İsrail, Rusya ve Batı Ülkeleri, Türkiye'nin önünü kesip dış dünya ve Ortadoğu'daki gücünü zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Amaç, bugünkü iktidar değil, Türkiye'yi bölüp, parçalamak, terörle uğraşır hale getirip, Suriye ve Irak'ta olduğu gibi iç savaş çıkarıp parçalamak istiyorlar.
ÜLKEMİZE VE BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKALIM
Özellikle iktidar kesimi dış politika alanında ve özellikle Suriye konusunda kendisi dışındaki herkese ve kesime kulak tıkamakla eleştirileri kulak ardı etmekle bir yere varılamayacağını anlamalı. İktidarın Suriye ve Suriyeli sığınmacılar konusunda bir muhasebe yapması gerektiği açık. Hiç kuşkusuz muhalefet ve bir takım çevreler dış politika, Suriye ve Ortadoğu politikaları konusunda maalesef çözüm üretmek ve yardımcı olmak yerine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN karşıtlığı üzerine siyaset yaptılar. Oysa Dış politika, sahici bir iştir. Kısa dönemli kazançlar ya da kayıplar değil, uzun vadeli vizyon ve stratejiler galip gelir.
Bir daha söylüyorum gerçekten de
zor günlerden geçiyoruz. İçte ve dışta çeşitli oyunların oynandığı bir dönem yaşıyoruz. Bazı çevreler tarafından Ortadoğu daki huzur bozucu olaylar, İdlip'ten ardı arkasına gelen şehitler ve ekonomik kriz bahane edilerek ülkemizdeki birlik beraberlik, huzur ve istikrar ortamı baltalanmak isteniyor. Toplumun tüm kesimleri kenetlenerek, buna meydan vermemelidir. Bu tür ortamlarda tüm siyasi aktörlerin yapıcı ve sağduyulu davranması gerekir. Ülkede iktidar ve muhalefet birlikte hareket ederse, siyasi ve ekonomik istikrara hiç bir güç müdahale edemez. Ülkemiz üzerinde kirli emelleri olanlar da asla amacına ulaşamayacaktır.
Yeter ki, Birlik olalım ülkemiz her zorluğun üstesinden gelecektir. Ama,Türkiye'nin içinde bulunduğu zor süreci atlatabilmesi için siyasilerin ve de kanaat önderlerinin de sözlerine dikkat etmeleri ve gereksiz gerginliklere sebebiyet vermemeleri gerekir. Ayrıca, vatandaşlarımızın çeşitli paylaşım sitelerinde paylaştıkları söz ve fotoğraflara dikkat etmesi gerekir.
Her kim olursa olsun, halkın arasını açacak, kardeş kavgasına yol açacak eylem ve söylemlere son verilmeli. Her türlü olumsuz söylem ülkemize zaman kaybettirir ve kardeş kavgasının fitilini ateşler. Dolayısıyla, siyasilere büyük görevler düşmekteyken TBMM'de milletvekilleri arasında dün yaşanan tekmeli tokatlı kavga bizi derinden üzmüştür. Umarım bu son olur.
Acizane tavsiyem, Gün birleşme günü, gün tek vücut olma günü, sorumlu arama ve sorumluları tespit edeceğiz diye daha fazla ayrışmanın anlamı yok.
Tarih tekerrürden ibarettir. Fazla uzağa gitmemize gerek yok zaten. Yakın tarihimize baktığımızda bizi bize parçalattılar. Tek yapmamız gereken birlik olmamız, birbirimizi sevip kucaklamamız.
Aslında çözüm çözümsüzlüğü üretmekten çok daha kolay. Bu dönemler aslında bir Ulusun Zıplayarak yükselme dönemleri de olabilir. Umutsuzluğa düşmeden, olumsuzluğu, olumluya çevirebiliriz; ama Hep Beraber. Gün Birlik olma günü, gün sorumlu arama günü değil.
VEYSEL GÖKTEKİN